Monday, May 6, 2013

TUZ OLMAK…


Belki siz de duymussunuzdur tuzlukla biberligin dillere destan askini :) Her masada yanyanadirlar, nereye giderseniz gidin, evlere, otellere, barlara, restoranlara... Bir tuzluk; ve bir karabiberlik, hemen yaninda. Gittigi ortamlara karabiberlik'le birlikte gider tuz, onunla birlikte adi anilir; kararlidir ve istikrarli.


Sadece biberlikle olan aski degil, tuzun tuz olma aski da dillere destandir! Girdigi her tuzluktan ayni akan, ayni tuz tadini koruyan ve ozune, kimligine her kosulda sadik kalan bir durusu, bir "OLUS"u vardir tuzun. Hangi tuzluga koyarsaniz koyun; rengi, sekli, fiyati, ebati ya da hammaddesi ne olursa olsun her turlu tuzluga adapte olabilen, ve her farkli tuzluk ortaminda tadini, kivamini ve ozunu koruyabilen mukemmel bir yapisi vardir tuzun. Yine kararli, ve yine bir o kadar istikrarli...

Peki, bu kararliligi ve bu istikrarliligi nasil basarir tuz? Boylesine degismeyen bir durus, bir olus ve bir kimlik bilincini? Ortamlara adapte olabilme ve esneyebilme kabiliyetini? Yuzlerce, binlerce farkli yiyecek ve icecekle olan birlikteligi ve onlarla birlikteliginden yarattigi birbirinden lezzetli yasamsal tatlara ragmen, biberlikle olan askini evrensel  seviyeye tasiyabilip ayni evrensellikte surdurebilme yetenegini? Ve bunun gibi insani vasif olarak kabul ettigimiz daha bir cok kualifikasyonlara sahip olabilmesini nasil aciklariz tuz denen seyin? Hic dusundunuz mu? 

Belki de butun bunlarin ve tuzu tuz yapan degerlerin sebebini anlayabilmemiz icin, tipki insani hayattaki sorgulamayi yapmamiz ve tuz'un cocukluguna inmemiz gerekir :) Tipki insanoglunun dogup, buyuyup hayati deneyimledigi gibi, tuzun da bir dogusu, gelisimi ve kendi hayatini deneyimleyisi var! Tuz da tuz olarak gelmedi bu dunyaya! Onun da bir gebelik ve bir olusum sureci var :) Ve bu olusum surecinin oncesinde bir karar sureci var. Tuz olmak, tuz kalmak ve her ne olursa olsun bu amaca bagli kalip "kararli davranmak" uzere yola cikan sodyum atomcugunun hepimize ilham veren “TUZ OLMA” hikayesi var! Incelemek gerekir... J

Bir zamanlar, cook uzun zamanlar once; atomalti parcaciklarinin karsi koyulmaz cekiciligi, goz kamastiran parlak gumus rengi ve baska hicbir elementte olmayan buyuleyici yumusakligi ve hipnotik yapisiyla diger butun elementleri kendisine hayran eden, guzeller guzeli bir Sodyum atomu varmis. Bu Sodyum atomu, oyle kendinden emin ve oyle guclu bir atommus ki, kendi etrafindaki diger butun elementler, onun bir bakisiyla yorungesine takilir kalirmis. Fakat Sodyum atomu, yorungesine dusen bu elementlerle oyle kolay kolay bag kurmazmis.  Cunku onun, bir baska elementle baglanmak icin kendine belirledigi kristal netliginde bir sarti varmis: adanmislik sarti. Yani, kendisiyle birlesmek isteyen bir elementin bu birliktelik ugruna kendi kimligini bir kenara birakmayi goze almasi, ve onun bu birlikteliginden doguracagi yeni elemente sonsuza kadar bagli kalmasi gerekirmis. Bu da cok buyuk bir kimlik degisim talebi oldugu icin, diger atomlari korkutup kacirirmis. Ta ki bir gun, Mr. Klorur onun yorungesine takilip kalana kadar… Mr. Klorur de halojenler dunyasinin en kararli elementi olarak bilinip, kendi Klor yapisini iyonlasarak zehir sactigi Klorur elementine donusturebilien yegane gaz atomlarindan biriymis. Diger butun elementler, elektronegatifligi oldukca yuksek olan bu ametalden cok korkarmis, cunku hem zehirli hem de kararli yapisi geregi, dogada cesitli zehirli gazlari ve hatta insanoglunun bile dunya savaslarinda yok edici bomba yapiminda kullanabilecegi bir nitelikteymis. Ve hal boyleyken, butun diger elementler bir yana, Mr. Klorur’un kristal guzel Sodyum atomuyla birlesmesini hic kimse beklemezmis. Ne de olsa birisi hayatini kristal parlakliginda yasamayi secen reaktif kararlilikta isil isil bir metal ve digeri de zehirli yapisiyla dogada varligini surduren tehlikeli bir ametal.  Fakat… Kimsenin bilmedigi varolussal bir gercek de sudur ki, Klorur'un icerisindeki klor atomlari, dogada serbest halde varolamayan ve ancak ve ancak kimyasal bir bilesimle kimlik kazanan yapiya sahiptirler. Ve bu derin kimyasal inanc, Mr. Klorur’un kristal guzeli Sodyum’un yorungesine takildigi andan itibaren karsikonulamaz bir cekimle ve ebedi bir amac butunluguyle ozunden sarsar. Ve iste Mr. Klorur, o tehlikeli ametal haliyle bile, ozunde tasidigi klor atomlarinin kimyasal baglanma arzusuyla yanip tutusan atomalti parcacik titresimleri sonucu, Sodyum atomlarina teslim olur. Ve kendi zehirli kimligini bir yana birakip Sodyum atomlariyla hayatini birlestirmeye ve SodyumKlorur adi altinda, yepyeni bir kimlik olusturmaya karar verir! Ve iste bu karar, kimyasal literaturde "kararli hale gelme" adi altinda tezahur edip SodyumKlorur bilesimi ve TUZ olma basligi altinda sonsuzluga intikal eder…

Iste TUZ'un cocukluguna, molekuler cagina inip olusum ve gelisim surecini inceledigimizde, karsimiza boylesine carpici bir OLUS hikayesi ve OLUSUM sureci cikiyor! 

Ve bugun bildigimiz haliyle TUZ, her tuzlukta tuz olma halini, tuz olma tadini, ve icine girdigi her farkli tuzluk ortaminda yine o bildigimiz tuz kimligini israrla ve israrla korumaya devam eder. Icerigindeki Sodyum mineralinin etkisiyle, yemeginize tat, bunyenize besin ekler. Ve yine icerigindeki, kendi haline tehlike arzeden Klorur'un yok edici etkisi ve bu yok ediciligin kristal Sodyum'la bilesiminden edindigi yeni kimligi sayesinde  TUZ, yag lekesine bastirirsiniz yagin izini, yaraniza bastirirsiniz yaranizin izini, acisini alir.

Cunku, tuz olmak, ve tuz kalmak, tuzun dogasinda; sodyum atomlarinin elektromanyetik kararliliginda saklidir. Tuz olmak ve tuz kalmak, tuzun ozunde; bilesigindeki klorur atomlarinin kimlik degisiminde saklidir. Tuz olmak ve tuz kalmak sodyum ve klorurun birbirlerine asik olup sonsuza dek baglanmalarinda ve kendilerinden daha buyuk bir amaca inanmalarinda saklidir.

Yani tuz olmak ve tuz kalmak tamamen size, ozunuze bagli kalmaktir. Daha kucuk bir cocukken “kim olmak” ve “nasil yasamak” istediginize, ve girdiginiz her ortamda ve her durumda kendiniz icin belirlediginiz bu kimlige sadik kalmaktir.

Peki siz, tuz kadar kararli olabiliyor ve ozunuze, kendiniz icin belirlediginiz kimliginize sadik yasayabiliyor musunuz? Yoksa her girdiginiz ortamda bir baskasi olmaya calisiyor ve dogadaki atomlarin elektromanyetik kararliligini bir turlu hayatiniza  entegre edemiyor musunuz? 


Belki de sizin de artik molekuler caginiza geri donup kendi kimyasal OLUSUM surecinizi bir inceleme vaktiniz gelmistir.

ISIGINIZLA KALIN, ISILDAYIN!
                                                                               
Burcu Unsal                                                                   
Iletisim ve Marka Danismani, Lisansli NLP Egitmeni, Los Angeles Kaliforniya Universitesi (UCLA) Liderlik ve Duygusal Zeka Ogretim Gorevlisi www.be-liveinu.com